AB-KİK HEYETİ 35. TOPLANTISINA KATILDIK

05 Aralık 2016 15:31, Haberler


Genel Başkanımız Mahmut Arslan, 5 Aralık 2016 tarihinde Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi 35. Toplantısı’na katıldı.

 

AB-KİK Heyeti 35. Toplantısı TOBB ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya AB Bakanı ve Baş Müzakereci Ömer Çelik, Türkiye-AB KİK Eş Başkanı Annie Van Wezel ve AB Türkiye Delagasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger’in yanı sıra Konfederasyonumuz Genel Sekreteri Dr. Osman Yıldız, Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi’ne üye Sivil Toplum Örgütlerinin temsilcileri katıldı.

 

Genel Başkanımız Arslan, KİK Toplantısında yaptığı konuşmasında 15 Temmuz hain darbe girişimini gündeme getirerek; “15 Temmuz hain darbe girişimi ve adeta Türkiye işgal girişimine karşı Sivil Toplum olarak ortaya koyduğumuz mücadele de onur duyduğumuzu buradaki bütün sivil toplum örgütlerinin unsurları darbeye karşı birlikte hareket ettiklerini gururla ifade etmek istiyorum. 15 Temmuzda kaybettiğimiz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. 2000’in üzerinde yaralımıza acil şifalar diliyoruz” ifadeleri kullandı.

 

Avrupa Birliği ve Türkiye’nin ilişkilerini konjüktör olarak görmediğini  bu ilişkiyi bir devlet politikası olarak gördüğünü belirten Arslan; “Ayaküstü alınmış bir kısım kararların esasen bu sürecin ciddi şekilde etkileneceğini düşünüyoruz. Aslında Avrupa Birliği Türkiye ilişkilerinde temel hedef bize AB’nin müktesebatında yola çıktığımızda baktığımız zaman temel 2 tane argümanı,Demokrasi ve müzakere. Bu konuda asıl Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ortaya koyduğu bu vizyona tam da aykırı bir şekilde Avrupa Parlamentosunun müzakerelerden Türkiye’yi uzaklaştırma çabası kendisinin de masadan geriye doğru gitmesi gerçekten çok önemli tarihi bir olaydır. Meselelerimizi amasız fakatsız tartışabilmek için bu müzakere alımlarının, müzakere masasında olmak gerekirken maalesef Avrupa’nın yeni yaklaşımları ve vizyonsuz giderlerin sebep olduğu Parlamento’nun aldığı kararları şöyle değerlendirebiliriz. “Bu parlamentonun bir kararıdır Avrupa Komisyonu bu karara karşı çıkıyor denebilir. Ama aslında Avrupa Parlamentosunu zehirleyenler maalesef Avrupa liderlerinin büyük çoğunluğudur. Bunu gözden kaçırmamak lazım.  Burada bir çifte standart söz konusudur. Bir taraftan Türkiye önemseniyor. Türkiye olumlu mesajlar veriyor ama Avrupa Parlamentosunu oluşturan milletvekilleri, adeta Parlamento üzerinden Türkiye’ye mesaj vermek istiyor diye düşünüyoruz” dedi.

 

Arslan 24 Kasım 2016 tarihinin Türkiye’de tarihi bir gün olduğunu belirterek; “Sabaha karşı Fırat Kalkanı Operasyonun ’da Türkiye karargâhı bilinmeyen bir uçak tarafından bombalandı ve şehitlerimiz var. Adana Valiliğimize PKK teröristleri tarafından bombalı saldırı yapıldı. Sivil vatandaşlarımız hayatını kaybetti. Onlarca yaralımız var. Aynı gün bir gün önce alınmış Merkez Bankası’nın faizi artırma kararına rağmen doların yükselişini düşüremedik.  Akşamüzeri de Avrupa Parlamentosundan Türkiye’deki müzakereleri dondurması kararı çıktı. Pek çok Avrupa ülkesinin 10 yılda 20 yılda yaşamadığı gündemi biz bir günde yaşadık. Türkiye böyle bir ülkedir. Dolayısıyla empati yapalım. Ben bir Sivil Toplum Örgütü olarak şunu söylemek istiyorum; Türkiye’de OHAL’in getirdiği zorluklar var. Çalışanların bu konuda yaşadığı sıkıntılar var. Yapılan bir kısım faaliyetlerin eksiklikleri, yanlışlıkları olduğu ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz hafta açıklanan rakam 6750 civarında görevine son verilen öğretmenin görevine iade edildiğini gördük. Bu süreçte aslında devam ediyor. Eksikliklerimiz var, eleştirilerimiz var. Demokrasi konusunda, Hukuk devleti konusunda, insan hakları konusunda ihlaller varsa bunları asla örtbas edilmeyeceğine inanıyoruz. Ama lütfen bizi ve Türkiye’yi tarafların doğru analiz etmesinden yana önerilerim var, daha çok çalışalım, müzakere edelim, daha fazla konuşalım ama masadan kaçmak müzakereden kaçmak Avrupa değerleriyle asla örtüşmüyor” ifadelerini kullandı.

 

Avrupa Birliğinin emekçiler açısından önemine dikkat çeken Arslan; “HAK-İŞ olarak AB sürecinin üyelikle sonuçlanması için destek olmaya çaba sarf ediyoruz. AB bizim için bir değerler Avrupa'sı bir değerler birliğidir. Bu değerlerin en temelinde bizim, yani emekçiler açısından demokrasi, insan hakları ve sosyal devlettir. Bütün bu değerlerin AB sürecinde bizim açımızdan anlam ifade ettiğine inandığımız için AB-Türkiye ilişkilerinde müzakerelerin biran evvel üyeliğe dönüşecek şekilde gerçekleşmesini istiyoruz. Ancak ortaya konulan tablo ortak taraflar Türkiye tarafı AB Türkiye KİK Heyeti olarak genel bir yaklaşım ortaya koyuyor. Aslında 19. Fasıl ile ilgili Türkiye 2012’de yapmış olduğu düzenlemelerle bizden istenenlerin tamamına yakınını gerçekleştirdik. “Gidin eksik gördükleriniz varsa da müzakereleri açalım kapatma kriteri koyalım, müzakereleri başlatırsak biz en azından elimizin içerisindekini düzenleme imkanımız daha kolay. Daha çabuk hedefe gideceğiz. Ama ısrarla müzakerelerin açılması şartı diye önümüze getirilen ILO'nun ve AB müktesebatının olmayan bir kısım şeyleri önümüze koyarak müzakerelerin açılması engelleniyor. 19. Fasılda aynı durumla karşılaşıyoruz. Halbuki biz AB sürecini destekliyoruz. 19. Fasıl değil bütün Fasılları açalım. Bizim içerimizde varsa eksikleri giderelim istiyoruz ama maalesef bunu gerçekleştiremedik ve bundan dolayı da çabamızın heba olduğunu düşünüyoruz.”dedi.

 

Toplantının öğleden sonraki bölümünde konuşan Genel Sekreterimiz Dr. Osman Yıldız ise; “Türkiye Avrupa Birliği İlişkilerinin bu kadar gerilmesinin arkasında anladığım kadarıyla kavramlar, ilkeler konusunda bir anlaşmazlık var diye düşünüyorum. Özellikle 15 Temmuz sürecinde hem AB kurumları hem de sendikal boyutta ilişkiler yaşıyoruz. Burada karşılıklı bir kopukluk olduğunu söylemem gerekiyor. Örneğin, OHAL Türkiye’de var. Bu hukuki bir süreç yani insandan kaynaklanan bir hak var. Bu niçin var niçin yok bunu tartışabiliriz ama OHAL anayasada yoktur ya da hukuksuzdur demek yanlış bir ifade olur. Biz bütün bu konuları tartışabiliriz, tartışmaya da hazırız. HAK-İŞ olarak da bunu her zaman söylüyoruz. Biz de referanduma hazırlanıyoruz. Ancak bunların temelinde bir tartışma oluyor. Türkiye’de bunların yapıp yapmama hakkı sorgulanıyor. Bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Özellikle de çok basitleştirilen bir yaklaşım söz konusu. O da bütün bu tartışmaları Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkilendiriliyor. Bu Avrupa söyleminde çok da ön planda olan bir söylemdir. Bunu ben yanlış buluyorum. Türkiye’de kendi konularını, kendi sorunlarını tartışabilmesi lazım gelir. Biz de üst örgütümüz ITUC ve ETUC da bunları büyün açıklıkla, dürüstlükle tartışmak istiyoruz. Tartışıyoruz da. Önerdiğimiz yöntem budur. Ancak varlık nedeniyle ilgili tartışmaları çok doğru bulmuyorum. Kişiselleştirmeleri de çok doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum. Aksi takdirde hiçbir sorun bizim için tavır değildir. Bunu açık yüreklilikle tartışabiliriz” ifadelerini kullandı.

 

Yıldız, konuşmasının sonunda 23. ve 24. Fasıla dikkat çekti; “Türkiye tarafı olarak Avrupa Parlamentosunun kararına çok üzüldük. Çok eleştirdik kamuoyuna da bu eleştirilerimizi sunduk. Bunda haklı olduğumuzu düşünüyoruz. Türkiye'nin de kendi içinde hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz. Örneğin, biz fasılları açalım diyoruz da bu fasılları açmak için de ilk özellikle ön kriterlerin yerine getirilmesini bizim yapmamız gerekiyor. Bunu illa AB’den masaya oturuyoruz demesine gerek yok. Biz tarama sürecini yaptık. AB ile nelerin eksik olduğunu ortaya koyduk. Dolayısıyla bizim bunları hızlı bir şekilde yapmamız gerekiyor. 23. Fasıl, 24. Fasıl’da yapılması gerekenler belli ve bunları yapmamız gerekiyor. Tıpkı 19. Fasıl’da olduğu gibi. Komite kurduk, birlikte çalıştık. Bütün açık yüreklilikle çalıştık cesaretle çalıştık ve  orada ön gördüklerimizi de yaptık. Ama fasıl açılmadı. Onun için de AB’yi ayrıca eleştirebiliriz,bunu konuşabiliriz neden açılmadı konusunda. Ama bence Türkiye artık fasıllar konusunda ne yapması gerektiğini biliyor. Bu 2014’te kararlaştırıldı. Bunların gereğini AB’den bir masa daveti beklemeden bence biran önce yerine getirilmesini düşünüyorum” dedi.

HABERE AİT GÖRSELLER :

05 Aralık 2016 15:31, Haberler


© 2021 HAK-İŞ Konfederasyonu